Gölgem dahi dalgın sıcağın kucağında baba ocağında tenim ter döküyor etraf haylice sulu
Gözlerim dolu dolu lokmalar boğazıma dizilmekte sesin çıkmıyor mu söylesene ?
Gökyüzü ağlamıyor mevsimler sustu,bulutlar mutlu . . .
Güneş keyfini çıkarıyor dört duvar arasında İstanbul’un boğazında bir nefeslik iç çekişleri var.. Küçülttüm düşlerimi sana dair tüm afişleri söktürdüm caddede ki yavaş yavaş dolanıyor hüzün peşimden..
Gölgem dahi dalgın bu Aşk’lık vakitlerde Temmuzu çok bekledim frekanslar uyuşmadı işte.
Daha bir nefret eder oldum sıcaklardan sevemiyorum artık ne seni ne sıcağı..
Gölgemin kollarına atın beni …
Denizlere saldığım baş harfimi unutabilir miyim yaşamak istemediğim bu zamanı!
Saklambaç oynuyoruz senin ile senin evinde senin vaktinde dokunuyorum gözlerine güneş çarpışıyor gözlerime …
Gölgem dahi dalgın artık adımlarımız peşimizden koşuyor anladım biz aynı dili konuşamıyoruz!
Bir sandala binip isimsiz bir tepeye yolcu oluyorum ..
Yolcu ben olsam da kendimi yolculuyor arkamdan su döküyorum!
Bereketli olsun güneşim bir bunu diliyorum ..
öyle fena yakmış ki içimi tenimde acımasın istiyorum ..
Biraz tatile gidip gölgemi ferahlatmak benimde hakkım biliyorum!
Baba ocağına bir ara elveda,sıcağın kucağına merhaba dillendiriyorum ..
Seni özleyeceğim İstanbul geceleri sende beni özle çok korkuyorum!
Gölgem dahi dalgın tenim biraz daha dayan nefesini kurtar gündüze sinyal edip geceyi solla.
Tek Şizofreni sen değilsin gülümse ...
Esma Mina SARAÇ