Altinoluk~Fm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Altinoluk~Fm

Hertür müzik her tür reklamlar, ilanlar, istek, dilekler, GENÇ VE HEP GENÇ KALANLAR İçin sizleri Altinoluk~Fm de buluşturuyoruz..
 
AnasayfaAnasayfa  SÖYLEŞİ TANIMI Empty  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Kontrol Panel
Profiliniz
Bilgiler
Seçenekler
İmza
Avatar
Sosyal
Arkadaş ve Tanınmamış
Üye listesi
Grup
Özel Mesaj
Gelen Kutusu
ÖM Gönder

Gözlenmiş Konular
En son konular
» Sahtiyan Full Albüm ve Albüm dışı şarkıları
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimeSalı Kas. 30, 2010 10:39 pm tarafından canpolatkilic

» Kadınlar Neden Pembe, Erkekler Neden Mavi Tercih Eder
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:33 pm tarafından Admin

» Dünya'ya 2050 Yılında Hangi Din Hakim Olacak?
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:33 pm tarafından Admin

» İnternet Beynimiz İçin Yararlı
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:32 pm tarafından Admin

» Türkler "Seni Seviyorum" Demiyor
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:32 pm tarafından Admin

» Cumhuriyeti Hak Edememek...
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:31 pm tarafından Admin

» İki Liralık Hayatlar - Can Dündar
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:30 pm tarafından Admin

» Vur Kazmayı Ferhad; Çoğu Gitti Azı Kaldı
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:30 pm tarafından Admin

» Kadınlar Bilgisayara Düşkün Çıktı
SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:29 pm tarafından Admin

Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En iyi yollayıcılar
Admin
SÖYLEŞİ TANIMI Vote_lcapSÖYLEŞİ TANIMI Voting_barSÖYLEŞİ TANIMI Vote_rcap 
EfsaNe
SÖYLEŞİ TANIMI Vote_lcapSÖYLEŞİ TANIMI Voting_barSÖYLEŞİ TANIMI Vote_rcap 
krb58
SÖYLEŞİ TANIMI Vote_lcapSÖYLEŞİ TANIMI Voting_barSÖYLEŞİ TANIMI Vote_rcap 
ѕυρєяισя●ρσємѕ
SÖYLEŞİ TANIMI Vote_lcapSÖYLEŞİ TANIMI Voting_barSÖYLEŞİ TANIMI Vote_rcap 
canpolatkilic
SÖYLEŞİ TANIMI Vote_lcapSÖYLEŞİ TANIMI Voting_barSÖYLEŞİ TANIMI Vote_rcap 
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum

 

 SÖYLEŞİ TANIMI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 160
Points : 515
Kayıt tarihi : 20/11/09
Yaş : 35
Nerden : çanakkale / altınoluk / almanya

SÖYLEŞİ TANIMI Empty
MesajKonu: SÖYLEŞİ TANIMI   SÖYLEŞİ TANIMI Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 10:22 pm

Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, muhatabıyla konuşuyormuş hissini verecek bir üslûpla makale plânında yazdığı fikir yazısına sohbet (söyleşi) denir.

Sohbet, makaleden üslûp yönüyle ayrılır. çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet yazılarında senli benli bir anlatım yolu seçilir, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü sözlerden yararlanılır.

Makaleye benzer bir yazı türüdür. Konusu daha çok genel ya da günlük sanat olaylarıdır. Fakat konu, tez ve savunma amacı güdülmeden ve karşılıklı konuşma havası içinde, sıcak bir dille yazılır. İnsanlar karşılıklı konuşmayı sevdiklerinden, söyleşi türündeki yazıları okumayı severler. İyi bildiği ve herkesin ilgilendiği bir konuda çoğu kişi söyleşi yazabilir. Bunun için bir konuda, ne söyleneceğini bilmenin yanı sıra, nasıl söyleneceğini bilmek gerekir. Söylenecekler, küçük şakalarla daha çekici duruma getirilebilir. İyi bir dinleyici olmak, iyi bir söyleşi yazmak için önemlidir. Usta bir söyleşi yazarı çok ağır konuları bile herkesin okuyup anlayabileceği bir duruma getirir.

Söyleşi türünün Türk Edebiyatı’ndaki önemli temsilcileri: “Ahmet Rasim - Ramazan Sohbetleri”, “Suut Kemal Yetkin - Edebiyat Söyleşileri”, “Şevket Rado - Eşref Saati”, “Melih Cevdet Anday - Dilimiz Üzerine Söyleşiler”, “Nurullah Ataç - Karalama Defteri”… Ayrıca Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel… gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir.
Söyleşinin belirleyici özellikleri nelerdir?
• Düşünsel plânla yazılır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğuna, okuyucusu ile olan bağına güvenmeli, anlattıklarını günlük konuşma havasıyla, fakat mantık çerçevesinden ayrılmadan anlatabilmelidir.
• Kolay okunabilir bir uslup yakalayabilmelidir.


Sözden Söze
Mektuptan açılmış talihim, bir tane daha geldi. Öteki gibi değil bu. Bir kere yazan gizlemiyor kendini, kim olduğunu söylüyor: İsmet Zeki Eyüboğlu adında bir genç. İstanbul Bilim Yurdunda yani Üniversitesinde okuyormuş. Sonra da benimle eğlenmiyor, alaya almıyor beni, över gibi gözüküp alttan alta iğnelemeğe kalkmıyor. Çıkışıyor bana, çıkışıyor ya, haklı olarak çıkışıyor. Eski yazılarımı, şu Öz Türkçe yazılarımı beğenirmiş, yenilerine sinirleniyor, şöyle diyor:

“Geçen günkü Nokta dergisinde Ulus’tan aktarılmış bir yazınızı okudum. Ne çok üzüldüm bilseniz! Yoksa sizi de mi elden kaçırdık? Nerde o eski güzelim Öz Türkçe sözler, nerde o yazınızdaki edebiyat, ahlâk, hak, sanat, merak, şiir gibi tatsız tutsuz Osmanlıca sözler. Niçin şunun bunun sözüne bakıp da düşüncelerimizi değiştiriyorsunuz? O yeni sözleri beğenmeyenler var diye mi yazmak istemiyorsunuz? Günün birinde bir kişi çıkıp size: “Beğenmedim bu sesinizi” dese ona bakıp da sesinizi değiştirecek misiniz? Ne derse desin el gün. Biz yolumuza bakalım.Anı Mektup Biyografi Günlük Roman Tiyatro Fıkra Röportaj Makale Eleştiri Haber Yazısı Deneme Gezi Yazısı Söyleşi

Daha böyle çok şeyler söylüyor. O mektubu okurken tatlı bir duygu sardı içimi, “mektup” değil de “beti” dediğim günleri andım. Doğru söylüyor, iyi söylüyor o genç. Utandım kendi kendimden inandığım yoldan dönmenin yeri mi vardı? Bu çıkışmalarına karşılık ne diyeyim de bağışlatayım suçu mu? Var benim de bir özrüm, gelgelelim gençler anlamaz, anlamamaları daha da iyidir. Gene söyleyelim ben.

A çocuğum, ben yaşlandım, kocadım da onun için saptım yolumdan. Bilin ki sevinerek olmadı bu. Gene durup durup o yola özlemle bakıyorum. Bir sevgilinin bir daha evine varamayacağınız bir sevgilinin yoluna nasıl bakılırsa öyle bakıyorum. Biliyorum ki doğru oradadır; güzel oradadır, ancak ben yoruldum, dizlerim kesildi. Bir de o işi başaramayacağımı anladım. Yalnızdım, pek yalnız kaldım. Beni tutanlar, benim o yolda gitmemi dileyenler vardı, uzaktan seslenmekle yetiniyorlardı. Beni özendirmek istemelerine ne denli sevinirsem sevineyim, yanımda kimseyi görememek üzüyordu beni.

Doğrusu, büsbütün de bırakmadım o yolu. Böyle Arapça, Farsça tilcikleri kullandığım yazılarımda gene o sevdiğim, kimini de kendim uydurduğum tilciklere yer veriyorum. Biliyorum, yetmez bu, en doğrusu gene eskisi gibi özTürkçe yazmaktır. Onu yakında, bir dergide gene deneyeceğim.

Çok sevindim o mektuba. Birkaç yıl benim yürüdüğüm bir yolu bırakmak, istemeyenler olmasına çok sevindim. Gençler unutsun benim emeklerimi, onları hiçe saysınlar, Arapça, Farsça tilciklerden kaçınmadığım bir suda sevgiliden geliverecek bir esenleme gibi yüreğimi aydınlatır, güneşler doğurur gönlümde.

İtalyan yazarı Luigi Pirandello’nun bir iki oyununu görmüşsünüzdür, hikâyelerini okudunuz mu? Bay Feridun Timur onlardan otuz altısını dilimize çevirmiş, Millî Eğitim Bakanlığı da bastırmış. Hepsini okumadımsa da okuduklarım çok hoşuma gitti, diyebilirim ki o yazarın oyunlarından daha çok beğendim hikayelerini. Oyunlarında yüksekten atmayı andırır bir hal vardır. Hikâyeleri öyle değil, Pirandello onlarda kişilerini daha iyi gösteriyor, canlandırıyor. Oyunlarında hep bir görüşü savunmak, okuyanları, yahut seyircilerini düşündürmek ister. Hem de çözümlenemeyeceğini söylediği meseleler üzerinde düşündürmek ister. Bir gerginlik vardır oyunlarında, hikâyeleri ise öyle değil, onlardaki kişiler daha canlı, okuyana daha yakın. Herhalde bana öyle geldi.

Bay Feridun Timur da iyi çevirmiş dilimize. Belli ki İtalyanca cümleye bağlı kalmak istememiş, her yerde değilse bile çok yerde: “Bizim dilimizde nasıl söylemeli?” diye düşünmüş. Örneğin bir yerde: “Don Lollo hiddetten küplere biniyordu.” diyor. “Küplere binmek” deyimi sanmam ki İtalyancada olsun. Daha böyle çok buluşlar var Bay Feridun Timur’un çevirisinde.

Ama belli ki daha genç bir yazar, o cesareti daima gösteremiyor, bazan acemiliklere düşüyor. İşte bir örnek: “Don Lollo bu sözlere olmaz diyordu. Nafile; olan olmuştu; fakat nihayet kabul etti ve ertesi sabah şafakla beraber, âlet ve edevat torbası s ırtında olduğu halde, Zi Dima Locası Primosole’ye geldi. Nihayet kabul etti.” den önce bir “fakat” koymanın ne yeri var? Hele: “avandanlığı s ırtında” demek dururken “âlet ve edevat torbası s ırtında olduğu halde” demenin cümleye bir ağırlık verdiğini nasıl anlamıyor? Daha böyle kusurlar var Bay Feridun Timur’un çevirisinde, “haykırmak” sözünü çok kullanıyor, hem de “bağırmak” yerine kullanıyor. Gene o hikâyenin bir yerinde: “Küpten olmamak için ihtiyarı orada mevkuf mu tutacaktı?” diyor. Burada “mevkuf” sözü hiç yakışıyor mu? “kendisi küpten olmasın diye ihtiyarı hürriyetinden mi edecekti” diyemez miydi?

Bir de şunu söyleyelim. “Ciddi Bir Şey Değil” adlı hikâyede şöyle bir cümle var: “Her defasında bir daha aynı hataya düşmeyeceğine dair yemin üstüne yemin ediyor, ahdü peyman ediyor, yeniden âşık olmamak için kahraman bir deva araştıracağını söylüyordu.” Bay Feridun Timur böyle konuşmaz elbette “düşmeyeceğine yemin etti .”der. Düşmeyeceğine dair yemin etti.” demez. Belki İtalyanlar öyle der, biz demeyiz. “Kahraman deva” da ne oluyor? belli, Fransızların “remède hèroique” dedikleri, İtalyancada tıpkısı olabilir, Türkçede öyle denmez, başka bir şey arasın.

Luigi Pirandello’dan “Seçme Hikâyeler” de böyle ufak tefek kusurlar var, gene de o kitap tatlı tatlı okunuyor, Bay Feridun Timur’u iyi çevirmenlerimizden, yani mütercimlerimizden sayabiliriz. Hele bir şeye çok sevindim: ikinci ciltte dil birinci cilttekinden çok daha iyi. Demek ki Bay Feridun Timur’un çevirileri günden güne iyileşecek. Ben adını yeni duyduğuma göre kendisinin bir genç olduğunu sanıyorum, bundan sonraki çevirileri elbette daha kusursuz olur. Siz de okuyun o hikâyeleri, eğlenirsiniz, hele ikinci cildin başındaki Donna Mimma’dan başlarsanız, bütün kitabı okumak hevesi uyanır içinizde.

Söyleşi: Herhangi bir konuda okuyucuyu sıkmadan konuşma havasında yazılan yazılara söyleşi sohbet denir.
Türk edebiyatında edebiyat-ı cedide döneminde “Muhasebe” sohbet başlığı altında yazılar yazılmıştır. Bundan söyleşi havasında yer yer dönemeye yaklaşan yazılardır “ Batıdan Söyleşi” adlı bir alınmış değildir. Cumhuriyet döneminde “ söyleşi” daha çok ilgi gösterilmiştir.


Söyleşi Türünün Özellikleri
1-Her konuda yazılabilir.
2-Konuşma havası taşır.
3-Anlatımda içtenlik, yalınlık, duruluk esastır.
4-Bir görüşü kanıtlama amacı güdülmez.
5-Konuya öznel bir bakışla yaklaşılır.
6-Her Türlü anlatım biçimi ve tekniğinden yararlanılır.


Söyleşi türünün önemli Eserleri
Ahmet Rasim – Ramazan Sohbetleri
Suud Kemal Etki – Edebiyat Söyleşileri
Şevket Rader – Eşref Saat
M.Cevdet Anday – Dilimiz Üstüne Söyleşiler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://altinolukfm.hareketforum.com
 
SÖYLEŞİ TANIMI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Altinoluk~Fm :: EDEBİYAT :: SÖYLEŞİLER-
Buraya geçin: